وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا
Ve nezkureke kesîrâ(kesîren).
ve | : ve |
nezkure-ke | : seni zikredelim |
kesîren | : çok |
«Seni çok analım».
(34-35) «Ve seni çokça zikreyleyelim.» «Şüphe yok ki, Sen bizi bihakkın görücüsün.»
Ve çok zikreyleyelim
ve çok analım Seni.
Seni çok analım.
(25-35) Musa: 'Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Ailemden kardeşim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl ki Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. Şüphesiz Sen bizi görmektesin' dedi.
“Seni çok zikredelim diye.”
Ve çok çok analım seni.
Ve seni çokça analım.
Ve Seni daha çok analım.
Seni çok analım.
Ve seni daha çok analım.
Seni çok analım.
Ve çok çok analım seni.
"Ve seni çok zikredelim."
(25-35) Musa: «Rabbim! Gogsumu genislet, isimi kolaylastir, dilimin dugumunu coz ki sozumu iyi anlasinlar. Ailemden kardesim Harun'u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu gorevimde ortak kil ki Seni daha cok tesbih edelim ve cokca analim. suphesiz Sen bizi grmektesin» dedi.
Senin adını daha çok analım.
"Ve seni çok zikredelim."
ve Seni sürekli analım!
ve seni çokça zikredelim.
«Ve seni çok zikredelim.»
'Ve Seni çokça analım.
"Ve seni çok analım,"
"Seni çokça analım."
'Seni çokça analım.'