فَأَمَّا الْإِنسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ
Fe emmel insânu izâ mebtelâhu rabbuhu fe ekremehu ve na’amehu fe yekûlu rabbî ekremen(ekremeni).
fe emmâ | : fakat |
el insânu | : insan |
izâ mâ | : ne zaman |
ibtelâ-hu | : onu imtihan ettii |
rabbu-hu | : onun Rabbi |
fe | : böylece |
ekreme-hu | : ona ikram etti, şereflendirdi |
ve ne'ame-hu | : ve onu ni'metlendirdi |
fe | : o zaman |
yekûlu | : der |
rabbî | : Rabbim |
ekreme-ni | : bana ikram etti, şereflendirdi |
Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der!
Rabbi onu imtihan edip kendisine ikramda bulunsa o vakit der ki: «Rabbim bana ikram etti.»
Amma insan, her ne zaman rabbı onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona ni'metler verirse, o vakıt rabbım bana ikram etti der
Ama insan, Rabbi onu her ne zaman imtihan edip de kendisine ikramda bulunur, nimetler verirse: «Rabbim bana ikram etti.» der.
Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, «Rabbim bana ikram etti.» der.
Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: 'Rabbim beni şerefli kıldı' der.
İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.
İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der.
(15-16) insanoğluna gelince, Rabbi onu denediğinde: İkramda bulunup nimetlere garkettiğinde, o, «Rabbim bana ikramda bulundu» der. Ama onu yine denemek için rızkını daralttığı zaman, «Rabbim bana haksızlık etti» der.
Rabbi, insanı denemek için ona değer verip, nimetlere gark edince o: "Rabbim hakkım olan ikramı yaptı." der.
Fakat insan, (dünya nimetlerini arar gözetir. Onun için) her ne zaman Rabbi, onu, (zenginlik ve genişlikle) imtihan edib de ona ikram eyler, nimetler verirse; o vakit: “- Rabbim bana ikram etti.” der.
Ama insan; Rabbı kendisini deneyip kerem eder ve nimet verirse: Rabbım beni şerefli kıldı, der.
İnsan, öyle bir mahlûktur ki Rabbi, onu sınadı da büyüttü ve nîmetler verdi mi, Rabbim der, lâyıktım da büyüttün beni.
İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde "Rabbim bana ikram etti" der.
Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: "Rabbim bana ikram etti" der.
Rabbin denemek icin bir insana iyilik edip, nimet verdigi zaman, o: «Rabbim beni serefli kildi» der.
Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der.
Fakat insan; ne zaman rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: "Rabbim bana ikram etti" der.
İnsana gelince, ne zaman Rabbin onu, cömertliğiyle ve hoşnut olacağı bir hayat bağışlamakla denese, "Rabbim, bana karşı (ne kadar) cömertmiş!" der;
İşte insan, onu Rabbi imtihan ettiği zaman, ona ikramda bulunup, nimetlendirince: -Rabbim bana ikramda bulundu der.
Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, ona nimetler verse: «Rabbim bana ikramda buludu» der.
İnsanı sınamak için Rabbi ona nimetler lütfederek ikramda bulunduğunda, o 'Rabbim bana değer veriyor' der.
Fakat insan öyledir; Rabbi ne zaman kendisini sınayıp ona ikrâmda bulunur, ona ni'met verirse: "Rabbim bana ikrâm etti" der.
İnsan böyledir; Rabbi kendisini deneyip de ona cömert davranır, nimet yağdırırsa: "Rabbim bana ikramda bulundu!" der.
Rabbi, sınamak için insana bolca verip sevindirdiği zaman, 'Rabbim bana cömert davrandı,' der.