وَالتِّينِ وَالزَّيْتُونِ
Vet tîni vez zeytûn(zeytûni).
ve | : andolsun |
et tîni | : incir |
ve | : ve |
ez zeytûni | : zeytin |
Andolsun incire, zeytine,
(1-2) Andolsun tin'e ve zeytûn'e. Ve Sina dağına.
Kasem olsun o Tîne ve o Zeytune
Andolsun o incire, o zeytine,
Tîn'e ve Zeytun'a,
İncir ve zeytine and olsun,
Tîn’e ve zeytûn’a andolsun.
(1-5) İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emîn beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik.
İncir ve zeytine,
İncir ve zeytin hakkı için!
And olsun incire, zeytine,
Andolsun; incire ve zeytine,
Andolsun Tîn'e ve Zeytûn'a.
İncire, zeytine,
İncire ve zeytine andolsun,
Incir ve zeytine and olsun,
Andolsun incir ve zeytine,
İncire ve zeytine andolsun,
İnciri ve zeytini düşün,
Andolsun, İncir ve zeytine ..
İncire ve zeytine andolsun,
And olsun incire ve zeytine,
Tin'e ve Zeytûn'a andolsun.
Yemin olsun incire, zeytine,
Andolsun incire ve zeytine,